Fransız Devrimi’nin tüm dünyayı kökünden değiştirdiği, binlerce yıldır değişmez duran kuralları, inançları yerle bir edip yerine daha ileri daha toplumsal bir düzen koyduğu herkesçe aşikâr. Ancak bu devrim olurken dünyanın Avrupa olmayan kısımlarında neler oluyordu? Bu Aydınlanma Çağı esnasında dünyanın sömürme haricinde görmezden gelinen Karayipler kısmında neler yaşanıyordu? Alejo Carpentier işte tam da bu soru üzerine kurduğu, büyük çoğunlukla gerçek karakterlere ve gerçek olaylara dayandırdığı bu romanında tarihi pek yazılmayan Latin Amerika’yı, Karayipleri anlatıyor.

İki kardeş ve bir kuzenin kendi başlarına bilinçsiz bir aydınlanmaya başlayan maceraları, yavaş yavaş ve bir anda onları Fransız Devrim’ine, korsan cumhuriyetlerine, köle isyanlarına, kadın haklarına, krallık karşıtı ayaklanmalara sürükler. Deniz yolculuğunun eşsiz anlatılarıyla, eskinin yerini alan yeninin ne kadar sancılı bir süreç olduğu ve yine de eskinin ölmemek için direnişi gözler önüne seriliyor.