Hakikat nedir, neye denir? Bilimsel olarak kanıtlanmayan bir şey hakikat olabilir mi? Zihnimizde kurduğumuz düşler, rüyalar hakikat midir? Ya birçoklarının gördüğü hayaletler, heyulalar? Eğer öyleyse, ölüler yaşıyorlar mı?

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Ölüler Yaşıyorlar mı? romanı, bir yandan bizleri polisiye bir arayışa çekerken, diğer yandan da gerçeküstü ile gerçeği iç içe geçirerek birbirinden ayrılmaz bir mozaik olarak karşımıza çıkarıyor. Orhan, Turhan ve Leman isimli üç kardeşin, bir dönemin yaygın inanışlarından ispritizmaya merakları, onları okudukları kitaplar ve mürebbiyelerinin de yönlendirmesiyle ölülerle iletişim kurmaya kadar götürecek. Cinayet mi, doğal ölüm mü olduğu belli olmayan ölümler gerçekleşecek; ölülerle yaşayanlar, katillerle katledilenler birbirine karışacak. Şehamet’in ölülerle kurduğu bağ mı hakikat yoksa üç kardeşin mürebbiyeleri aracılığıyla konuştukları hayaletler mi veya tüm bunları reddeden dayıları Talat Bey ile Dilaver’in söyledikleri mi? Kaderin burgacında savrulan ruhların etrafında aşk, iyilik-kötülük, doğru-yanlış, hakikat-hayal ve daha meselelerin nicelerinin sorgulandığı, kelimenin tam anlamıyla esrarengiz bir kitap bu.