İnsan hayâtının en önemli meselesi yön bulmaktır. Îman, yönü bulduran kuvvettir ve yön, yolu gerekli kılar. Sırât-ı müstakîm’in dışında hiçbir yolun garantisi yoktur ve yürüyeni Allah’a ulaştırmaz. Îman edenler bu yolu izleyerek Allah’ın tavır ve tarzına iştirak ederler, O’nun rengine/sıfatına bürünür ve sonunda O’na kavuşurlar. Tek din vardır ve o da İslâm’dır. İslâm tek olan Allah’a şirksiz teslim olmak, ilâhî irâdeye beşerî hiçbir unsur katmaksızın boyun eğmektir. Bu nedenle yeryüzünde -hangi dönemde yaşamış olursa olsun- Hz. Âdem’den Hz. Peygamber’e kadar bu temel ilkeye inanan ve onu hayâta yansıtmaya gayret eden her insan Müslümandır. Müslümanların en büyük bahtiyarlığı Kur’ân gibi geçmiş vahiylerden bugüne kalanı tasdik edici ve içlerinde neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğuna karar verici bir kitaba sâhip olmalarıdır. Üstelik bu kitap bizzat Yaratıcı Kudret olan Allah’ın garantisi altındadır. Öyleyse Kur’ân’a yaklaşmak için Kur’ân’ın âyetlerine sarılmalı, onları büyük bir titizlikle incelemeli ve üzerlerinde tefekkür etmeliyiz.

Âyetler, Allah’a giden uzun yolun emin işâretleri, şaşmaz delilleri, bizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için önümüze serilmiş imkânlar serisi ve Allah’ın sonsuz şefkat ve rahmetinin bir sonucudur. İnsanlık târihi boyunca Allah’ın âyetlerini umursamayanlar, alaya alanlar, eğlence/eleştiri konusu yapanlar, bu âyetleri kendi çıkarları doğrultusunda tahrîf edenler, bâzılarını gizleyenler, bâzı âyetleri çarpıtanlar, anlamlarını kaydıranlar, dilleriyle eğip bükenler çıkmıştır ve bundan sonra da çıkacaktır. Biz bunlara yeni bir tanımlamayla genel olarak Âyet Bükücüler adını veriyoruz. Ezelî takdirin neye karar verdiğini şu an bilmiyoruz ama bildiğimiz, gözlemlediğimiz gerçek, Hz. Peygamber’in Müslümanlara bıraktığı bu ilâhî emânet adına çok kritik bir geçiş noktasında olduğumuzdur. Bütün bu nedenlerle, ilâhî vahyi bozmaya ve anlamını saptırmaya/kaydırmaya yönelen bu zihniyeti, Kur’ân’ın âyetleri ışığında tanımaya ve tanıtmaya çalışıyor, bükülen âyetleri ve dinleştirilmiş geleneği, Kur’ân’ın ışığında/filtresinde arındırmaya ve Allah’ın irâdesi istikametinde yeniden aslî anlamlarına dönüştürmeye gayret ediyoruz...