Sekiz çarpıcı öyküden oluşan bu derleme, H.G. Wells’in ustası olduğu bilim kurgu türüyle birlikte fantastik, ironik, nüktedan ve masalsı elementler de barındırıyor.

Yazarın en meşhur kısa öykülerinden “Körler Ülkesi”, spekülatif kurguya güçlü bir örnek teşkil etmekle beraber okuyucuya etkileyici bir alegori de sunuyor. Zorlu hava koşullarına yenik düşen dağcı Nunez kendini yalnızca efsanelerden ibaret olduğunu sandığı, insanlık tarafından unutulmuş ve sakinlerinin görme yetisini çoktan kaybettiği ücra topraklarda buluyor. Bu beklenmedik keşfin ardından “körlerin kralı” olma hayallerine kapılsa da çok geçmeden gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalıyor.

Kayıp vadi ve Körler Ülkesi’ne dair anlatılan tüm eski hikâyeler aklına üşüşüyor, Körler Ülkesi’nde tek gözlü adam kraldır sözü bir nakarat misali düşünceleri arasında dolanıp duruyordu.

“Nereden geliyormuş, Pedro kardeş?”

“Kayaların arasından.”

“Dağların ötesinden, insanlarının görebildiği bir ülkeden geliyorum. Binlerce insanın yaşadığı, şehrin sınırlarının gözlerden ırak kaldığı Bogota yakınlarından.”

“Göz mü? Göz mü dedi?”

“Kayaların arasından gelmiş.”